- AREA 51 - 51. BÖLGE -

Las Vegas’tan 80 mil uzakta bulunan, Nevada çölünde, Groom Lake arazisi üzerinde kurulmuş olan Nellis Hava Üssü ve Nükleer test sahasıdır. 18 Büyük Hangardan oluşmuştur. Pappos Dağı’nın eteklerine Uydu Fotoğrafçılığına karşı korunmak üzere özel olarak inşa edilmiştir. Burada ABD hükümeti tarafından UFO ve askeri hava araçlarını kapsayan gizli projeler üzerinde test uçuşları tatbik edilmektedir. Amerikan Hükümeti tarafından Dünya Dışı Varlıkların teknolojisi’ni anlamak, kullanmak ve Dünya Dışı Varlıklara rahat bir çalışma ortamı sağlamak için inşa edilmiştir.

    

                                -UFOLAR HAKKINDA YAPILAN ÖRTBASIN KUVVETİ-

Roswell Otopsi Filmi’ndeki varlığın bir hastalık sonucunda bedeninde bozunmalar meydana gelmiş bir insan mı yoksa gerçekten bir dünya dışı varlık mı olduğunu söyleyebilmek için, elimizde dünya dışı varlıklara ait çok kesin delillerin olması gerekiyor.

Bugüne kadar Ufoloji böylesine kesin deliller ele geçiremedi ama bu kesin delilleri niçin ele geçiremediğine dair ilginç bilgiler elde edebildi. Artık ufologlar, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere her ülke hükümetinin, dünya dışı varlıkların varlığını çok uzun zamandır biliyor olduklarını ve bu bilgiyi, kendilerince çok geçerli bir nedenle halklarından sakladıklarını rahatlıkla söyleyebiliyorlar. Bu olguyu desteklemek üzere ortaya çıkıp konuşan, orduda veya hükümette görevli iken gördükleri, okudukları belgeleri anlatan insanlara her geçen gün yenileri ekleniyor.

Eldeki bilgilere göre, dünya dışı varlıklarla ilk resmî (!) ilişkiyi kuran ülke, Amerika Birleşik Devletleri’dir. Günümüzün koşullarını bir an için unutup, 1947 yılına geri dönersek bunun nedenini çok açık biçimde görebiliriz. Eski bilim kurgu filmlerini seyretmekten hoşlananlar çok iyi bilirler; uzaylıların gemisi iner, bir kapı açılır ve uzaylı yaratık (her ne biçimde tahayyül edilmiş ise) dışarı çıkar ve konuşur: “Bizi, liderinize götürün!”

1947 yılında dünya üzerinde tartışmasız tek bir lider vardır: Amerika Birleşik Devletleri. Almanya’nın Arî Dünya Devletini kurma amacı doğrultusunda okültizm, dünya dışı varlıklarla haberleşme, çağın ilerisinde bir teknoloji geliştirme çabaları sonucunda elde ettiği birikim V-2 roketleri ve Von Braun olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin eline geçmişti.

Daha da önemlisi Atom Bombası. Atom bombası Nevada çölünde denenmiş ve caydırıcı (!) etkisi ise Japonya üzerinde kanıtlanmıştı. Amerika Birleşik Devletleri ve belki de İsviçre dışında, İkinci Dünya Savaşı’na doğrudan katılmış olsun veya olmasın, her ülke yaralanmış durumdaydı. Tartışmasız, gerçekten de o sıralarda dünyanın lideri Amerika Birleşik Devletleri idi ve bu nedenle, dünya dışı varlıklar, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ile görüştüler.

Peki, neden bu bilgi Amerikan halkı da dahil herkesten, bütün dünyadan saklandı? O sıralarda tek lider olması sebebiyle Amerika Birleşik Devletleri hükümeti, daha doğrusu hükümet içinde sadece bu konuyla ilgili olarak kurulan gizli komite, bütün dünya adına bir karar vermek zorunda kalmıştı: Bu bilgi gizlenmeliydi; gizlenmediği takdirde dünya üzerindeki insan uygarlığının bütün kurumları, yani kilise, inanç sistemleri, ekonomi, uluslararası ticaret ve tüm bunların üstüne kurulmuş olan toplumsal yapı çökerdi.

Yönetici kadroların neredeyse her zaman düştükleri tuzağa düştüler ve kendilerini, tüm dünya insanlığı adına karar vermeye yetkili gördüler. Halbuki aslında yaptıkları şey, bütün dünya insanlığının şuuruna bir tür ipotek koymaktı. 49 yıl boyunca, bu gizin üstüne örttükleri örtünün yerinden bile oynamaması için, dünya tarihinde eşine belki de bir daha hiç rastlanmayacak olan muazzam bir haberalma/karşı haberalma/yalanlama şebekesi oluşturdular.

Bildiğimiz toplum yapısı gerçekten çöker miydi? Buna rahatlıkla evet diyebiliyorum ama şunu da sormadan edemiyorum: Çökse ne olurdu? Yerine, bütün o çöküntünün üstüne dünya dışında varlıkların olduğu bilgisiyle yeni bir sistem, yeni bir yapı kurulamaz mıydı? Böyle bir yeniden yapılanma için birinci koşul, bu yeni yapılanmayı vücuda getirecek insanların bu bilgiyi hazmetmiş olmalarıdır; dünyanın üstünde canlıların yaşaması amacıyla yaratılmış tek küre olmadığı bilgisinin.

Günümüzde yeni bir çağın geliyor oluşundan söz ediyoruz, bu yeni çağı mümkün kılacak bilginin dünya dışındaki varlıkları, daha da doğru bir deyişle evrende zeki hayatın varlığını da içermesi gerektiğini içerdiğinden dem vuruyoruz. Ancak, Roswell Olayı’nın üstünden 49 yıl geçtikten, bu süre zarfında dünya dışı hayatın neredeyse her türü ile ilgili binlerce film, kitap, karikatür tarafından azar azar olaya hazırlandıktan sonra bile “Merhaba Dünyalı!” sözcüklerini işitmeye hazır olduğumuzu düşünmüyorum. Belki de, daha bütünsel bir açıdan bakarsak, 49 yıllık bu örtbas harekâtının varoluş sebebi de dünya insanlığının, bir bütün olarak kendini bu sözleri işitmeye hazır hissetmeyişidir. Bizler, bütün bir insanlık olarak “Artık hazırız!” demedikçe, muhtemelen örtbasın gücü artarak devam edecektir.

     

Tek bir sorun var: Ya dünya dışı varlıklar artık beklemekten sıkıldıysalar? Ya bizim hâlâ hazırlanamamış olmamız sabırlarını taşırmış ise? İşte, 49 yıldır rivayetler, iddialar ve hayal ürünü hikâyeler diye ağızdan ağıza, ağızdan kaleme veya daktilo tuşlarına aktarılanlar, bu ihtimali göz önünde bulundurup, “ön hazırlık” yapmamıza izin vermek içindi.

Örtbasın yasal hale getirilmiş olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum: Amerikan vatandaşları veya dünya dışı varlıklar veya onların araçları arasındaki temaslar yasal değil, biliyor musunuz? 16 Temmuz 1969’da kabul edilen ve anayasaya dahil olan bir kanuna göre, bu türden bir temastan dolayı suçlu olan kişi, bir yıl hapse mahkum edilmek ve 5000 $ para cezasına çarptırılmak üzere arananlar listesine giriyor! NASA yönetimi, bu kişinin “dünya dışı etkiye maruz kaldığını” bir duruşma ile veya duruşma yapılmadan saptamaya ve bir mahkeme emri ile bile sona erdirilemez, belirsiz bir süre boyunca silâhlı muhafız gözetiminde karantina altına almaya yetkilendirilmiştir. Böyle keyfî bir karantinaya alınacak kişilerin sayısı ile ilgili bir sınırlama da yoktur. “Dünya dışı etkiye maruz kalma” tanımı tamamıyla NASA yönetimine kalmıştır ve anayasaya tamamen ters gelecek bir biçimde, bir kapris uğruna bile olsa bu gücü NASA yönetimine vermektedir. Pentagon’dan Dr. Brian T. Clifford, amirleri 39 yıldır UFO’ların sahtekârların şakalarından veya atmosfer olaylarından başka bir şey olmadığını söyleyerek halkı rahatlatmaya çalışmalarına rağmen, bu yasa maddesi konusunda “Bu gerçekten de şaka değil, çok ciddi bir meseledir.” diyor. (9)

Durumun daha da ciddî olduğunu söyleyen başkaları da var. Roswell Olayı Zaman Çizelgesi’nde 1989 yılı hanesine düşülen Cooper açıklamasını hatırlayacaksınız. Cooper Raporu, ilk okuduğunuzda “Vay, ne hayal gücü!” diyebileceğiniz cinsten bilgilerle dolu. Ama sanırım, kanatlı bir aracın uçabileceğini iddia ettiklerinde, Wright kardeşlere de bu tarz sözler söylenmiştir. 10 Ocak 1989 tarihli ilk raporun önsözünde Milton William Cooper, artık saklanmaktan vazgeçtiğini ve her şeyi açıklayacağını anlatıyordu. Bu rapordan önce yayınladığı veya açıkladığı bilgilerin bilhassa kendi eliyle çarpıtıldığını çünkü kimliğini, mesleğini, askerdeki kaydını, haberalmadaki geçmişini, bilgileri 1972’de teslim ettiği kişinin kimliğini, o kişiyi 1974’ten beri görmediğini ve 1976’dan beri o kişiyle hiçbir şekilde iletişime geçmediğini, bağımsız olarak birileri teyit edene dek hükümeti yanıltmayı amaçladığını belirtiyordu. Bu önlemleri almıştı çünkü eğer MJ-12, geçmişindeki gibi iş görmeye devam ediyorsa eğer, bu rapor onun ölüm emri olacaktı. En sonunda, M.W. Cooper hakkındaki bilgiler, biri Tony Pelham adlı bir gazeteci olan ve birbiri ile bağlantıları olmayan iki kişi tarafından teyit edildi ve Cooper, artık üstünde herhangi bir değişiklik yapılmayacağını bildirdiği raporunun detaylarını halka aktarmaya başladı.

                                         -MİLTON WİLLİAM COOPER RAPORU-

M.W. Cooper, Birleşik Devletler Deniz Kuvvetleri’nde assubay iken, Pasifik Filosu Komutanlığı Haberalma Brifing Ekibi’nin bir üyesi olarak görev yapmakta olduğu sırada, 1972 yılında gördüğü enformasyonları birer birer anlatıyordu. Bütün gördüklerini olabildiğince doğru aktarabilmek için ipnotik regresyon seansına girdiğine yemin ediyordu.

Tanınmış, saygın bir doktor tarafından ipnoza alınmaya veya yalan makinesine girmeye de itiraz etmeyeceğini ama yanına hükümet ile bağlantılı hiç kimseyi sokmayacağını söylüyordu. Eh, bunu anlayışla karşılamak gerekiyor, değil mi? Cooper diyordu ki (10):
MAJESTY (MAJESTE); bu enformasyonla ilgili muhaberat için Birleşik Devletler Başkanı’na ayrılmış kod idi.
OPERATION MAJORITY (ÇOĞUNLUK HAREKÂTI); Dünya üzerindeki yabancı varlıklarla ilgili her unsur, proje ve sonuçtan sorumlu harekâtın adıydı.
GRUDGE (KİN); UFO’lar ve IAC’lar (yani Tanımlanmış Yabancı Araçlar) ile ilgili olarak Birleşik Devletler’in yaptığı incelemeleri en başından başlayarak toplayan 16 ciltlik belgelenmiş enformasyon içermekteydi.
Bu proje CIA’nin örtülü ödeneği tarafından finanse ediliyordu ve paralar, yasadışı uyuşturucu ticaretinden gelmekteydi. Yasadışı uyuşturucu ticaretine karışmanın bahanesi ise, Amerikan toplumu içindeki zayıf öğelerin tanımlanabilmesi ve ortadan yok edilmesiydi. GRUDGE Projesi’nin amacı; UFO ve IAC’larla ilgili gözlemlerden ve yabancı hayat biçimleri ile temaslardan elde edilecek tüm bilimsel, teknolojik, tıbbî ve istihbarat enformasyonunu toplamaktı. Bu toplanan enformasyonlarla düzenlenen rapor, Birleşik Devletlerin uzay programını ilerletmekte kullanılmıştı.
MJ-12, gizli kontrol grubunun adıydı. Başkan Eisenhover; dünya dışı varlıklarla ilgili soruya hakikî cevabı vermek üzere bütün gerçekler, kanıtlar, teknoloji, yalanlar ve aldatmalar arasında araştırma yapacak bir grubu, THE JASON SOCIETY veya JASON SCHOLARS (JASON DERNEĞİ) adıyla bilinen gizli bir derneği görevlendirmişti.
Dernek, 1972 yılında Birleşik Devletlerin en saygın adamlarının otuz ikisini içermekteydi ve bu derneğin en üst on iki üyesi, MJ-12’yi oluşturmaktaydılar. MJ-12’nin her şey üstünde tam bir kontrolü vardı. Tüm üyelerin J-1’den başlayarak, üye sayısınca artarak giden kod adları vardı. CIA’nin başkanı J-1 oluyordu ve MJ-12’nin yöneticisi haline geliyordu.
MJ-12, sadece başka karşı sorumluydu.
MJ-12, dünyanın yasa dışı uyuşturucu trafiğinin büyük bir bölümünü yönetmekteydi. Bunun amacı, operasyonlar için gerekli olan masrafları çıkartmak ve böylece gerçeği, Kongre’den ve Amerikan halkından saklamaktı. Dünya dışı varlıklarla ilişkili projelerin maliyetleri, tahmin edebileceğiniz her türlü miktarın üzerindeydi. MJ-12, dünya dışı varlıklarla ilgili bütün gerçekleri halka açıklayacağını söylediği için Başkan Kennedy’ye suikast düzenlemişti. Başkan, arabasını sürmekte olan Gizli Servis ajanı tarafından vurulmuştu ve bu an, halktan gizlenen suikast videosunda açıkça görülmekteydi.
MJ-12 için MARYLAND’de gizli bir toplanma yeri düzenlenmişti ve buraya ancak havadan erişim mümkündü. Bu yer, MJ-12 ve JASON DERNEĞİ üyelerinin her türlü rahatı ve ihtiyacı düşünülerek hazırlanmıştı. Bu yerin kod adı “COUNTRY CLUB” idi ve sadece ÇOK GİZLİ / MAJIC güvenlik aklaması olanların buraya gitmesine izin veriliyordu.
MAJI, MOJORITY AGENCY FOR JOINT INTELLIGENCE’IN (BİRLEŞİK İSTİHBARAT İÇİN ÇOĞUNLUK AJANSI) baş harflerinden oluşmaktaydı ve bütün enformasyonlar, dezenformasyonlar ve istihbarat bu ajanlar tarafından toplanmakta ve değerlendirilmekteydi. Bu ajans, CIA, NSA ve Savunma Haberalma ile işbirliği içinde yürütülen tüm dezenformasyon ve operasyonlardan sorumluydu. Bu çok güçlü bir örgüttü ve dünya dışı varlıklarla ilgili bütün projeler, bu örgütün kontrolü altındaydı. MAJI, sadece MJ-12’ye karşı sorumluydu.
SIGMA, dünya dışı varlıklar ile iletişimi kuran ilk proje idi ve hala bu iletişimlerden sorumluydu.

PLATO, dünya dışı varlıklarla yapılan diplomatik görüşmelerden sorumlu proje idi. Bu proje, dünya dışı varlıklar ile resmi bir anlaşma imzalamıştı (bu durum Birleşik Devletler Anayasası’na göre yasal değildir.) Anlaşma şartlarına göre, dünya dışı varlıklar bize teknoloji sağlayacaklardı. Karşılığında, biz de onların üzerindeki varlıklarını gizleyecek, hiçbir faaliyetlerine karışmayacak ve onların insanları ve hayvanları kaçırmalarına izin verecektik. Dünya dışı varlıklar, MJ-12’ye kaçırdıkları insanların listesini vermeyi kabul etmişlerdi.
MAJIC, dünya dışı varlıklarla ilgili malzeme, proje ve enformasyonla ilgili güvenlik ve güvenlik aklama sınıflamasıydı. MAJIC, MAJI Controlled (Maji’nin kontrolünde) anlamına gelmekteydi.
AQUARIUS, bu gezegen üstünde dünya dışı varlıkların mevcudiyetinin ve Homo Sapiens ile etkileşimlerinin son 25.000 yıllık tarihçesini bir araya getiren ve Fransa – İspanya sınırında dağlık bölgelerde yaşayan Basklılar ve Suriyeliler ile ilişkilerini araştıran bir projeydi.

GARNET, bu konuyla ilgili bütün enformasyon ve belgelerin kontrolünden, belgelerin ve enformasyonun (bilgi) güvenirliliğinden sorumlu bir projeydi.
POUNCE, suya veya yere düşen bütün araç ve dünya dışı varlıkları toplamak üzere kurulmuş bir projeydi.

REDLIGHT, ele geçirilen araçların uçuş testlerini yapmakla görevli bir projeydi. Bu proje, Nevada’daki AREA 51 (51. BÖLGE) (DREAMLAND veya GROM LAKE) denilen bölgede yürütülmektedir. Dünya dışı varlıklar bizlere araçlarından verdiklerinde ve uçurmamıza yardımcı olduklarında, proje ilerlemişti. Projenin başlangıcında, bulunan bir aracı uçurabilmiş ama havada patlayan aracın içindeki insan pilotlar ölmüştü. Dünya dışı varlıklar bize yardım etmeye başlayana kadar, bu proje şimdilik askıya alınmıştı.
SNOWBIRD (KAR KUŞU), Redlight projesi için bir paravan olarak tasarlanmıştı. Geleneksel teknoloji kullanılarak, birkaç tane uçan daireye benzer araç inşa edilmişti. Basına gösterilmek ve basın önünde uçurulmak için yapılmışlardı. Redlight projesinin yürürlükte olduğu zamanlarda kazara gözlemler yapılırsa, bunların SNOWBIRD projesine ait araçlar olduğu açıklaması yapılabiliyordu.
LUNA, Ay’ın arka yüzündeki dünya dışı varlıklara ait bir üstü. Apollo astronotları tarafından görülmüş ve filme alınmıştı. ANA GEMİLER olarak adlandırılan çok büyük bir uzay aracı, çok büyük makineler kullanan bir maden çıkarma operasyonu, bu gözlemlerde tarif edilmekteydi.
NRO, Fort Carson / Colorado’da üslenmiş olan Ulusal Kabul Örgütü idi Dünya Dışı Varlıklar ve onların araçları ile ilişkili tüm projelerin güvenliğinden sorumluydu
DELTA, NRO’nun, bu projelerin güvenliği için özellikle eğitilmiş ve görevlendirilmiş olan özel bir koluydu.
JOSHUA, Düşük frekansta nabız atışı gibi bir silah üretmekten sorumlu bir projeydi. Bu silahın, dünya dışı varlıkların araçları ve ışın silahları üzerinde etkili olacağı söyleniyordu.
EXCALIBUR, Dünya dışı varlıkların yeraltındaki üslerini yok etmeye yarayacak bir silahtı. Hiçbir hasara uğramaksızın, New Mexico’da çok görülen kuru, sert topraktan oluşan zemine 1000 metre nüfuz edebilme kapasitesine sahip bir füze olacaktı.
DÜNYA DIŞI VARLIKLAR: Belgelerde dört tip dünya dışı varlıktan söz ediliyordu. Anlaşma yaptığımız BÜYÜK BURUNLU GRİ’LER, Kaçırma olaylarında sözü edilen ve büyük burunlu griler için çalışan GRİ’ler, NORDİK adı verilen sarışın, insana benzer bir tip ve ORANJ adı verilen kızıl saçlı, insana benzer bir tip. Dünya Dışı Varlıkların anayurtları olan gezegenler de Orion takımyıldızında bir yıldız, Barnards yıldızı ve Zeta Reticuli 1 ve 2 olarak geçiyordu. Hangi türün, hangi gezegenden veya yıldızdan geldiğini, Cooper ipnoz altındayken bile hatırlayamamıştı.
EBE, 1949’da meydana gelen Roswell kazasında ele geçen canlı dünya dışı varlığa verilen ad idi. Yaratık, esir tutulurken ölmüştü.
KRLL veya KRLLL veya CRLL veya CRLLL (Sril, Krill gibi okunuyor); dünya dışı varlıklarla yapılan temel anlaşmadan sonra, kendilerine düşen kısmı yerine getireceklerine teminat oluşturmak için biz insanlarla kalan rehine idi. KRLL bize, daha sonraları gelen diğer konuklar tarafından tamamlanan sarı kitabın temellerini vermişti. KRLL hastalanmış ve daha sonra dünya dışı varlık biyolojisi ve tıbbında bir uzman olan Dr. G. Mendoza tarafından bakılmıştı. KRLL daha sonra ölmüştü.
GUESTS (KONUKLAR), bize sarı kitabı oluşturacak bilgileri veren ve insanlarla değiş-tokuş edilen dünya dışı varlıklardı. Cooper’in bu bilgileri gördüğü sırada, sadece üç konuk canlı kalmıştı. Bunlara ALF (ALIEN LIFE FORMS), yani yabancı hayat biçimi adı da veriliyordu.

DÜNYA DIŞI VARLIKLARIN ÜSLERİ: Utah, Colorado, New Mexico ve Nevada’nın dört ucunu oluşturduğu bölgede mevcuttu. 1972 tarihli belgelerde 6 üs tarif edilmekteydi; bunlar tüm kızılderili yerleşim birimlerinin ve dört köşesini yukarıda sayılan eyaletlerin oluşturduğu bölgede mevcuttular. Dulce yakınlarındaki üs de bunlardan biriydi.
CİNAYET, Bu sırları ortaya çıkarmaya teşebbüs eden bir çok askeri ve hükümet görevlisinin ortadan kaldırılması (kanuni işlemlerden geçirmeden) için başvurulan bir yoldu. Belgelere göre birçok UZAY ARACI ele geçirilmişti. İlk ele geçenler Roswell, Aztec, yine Roswell, Texas, Mexico ve diğer yerlerdendi.
DÜNYA DIŞI VARLIKLARLA TEMAS, 1972’den önce de meydana gelmekteydi. Belgelere göre insanlar ve hayvanlarI alıkoyuyorlar ve / veya üstlerinde cerrahi işlemler yapılıyordu. Birçokları hiçbir iz bırakmadan kaybolmuşlardı. Dünya dışı varlıklar sperm ve yumurta örnekleri, dokular alıyorlar, cerrahi operasyonlar uyguluyorlar, beyindeki optik sinir yakınında bir yere 40-80 mikron kalınlığında küremsi bir aygıt yerleştiriyorlardı, bu aygıtın çıkarılmaya çalışılması sonucunda hasta ölüyordu. Belgede yer alan tahmine göre, her kırk insandan birine bu aygıt yerleştirilmişti. Aygıtın dünya dışı varlıklara, insanlar üzerinde tam bir kontrol sağladığı söyleniyordu. Ayrıca dünya dışı varlıkların niyeti bozup, dünyayı ele geçirmeye karar vermeleri ya da bu bilgilerin halk tarafından öğrenilmesi durumunda izlenecek yol da belliydi:

Halka, ellerinde bir atom bombası bulunan terörist bir grubun ABD’ye girdiği açıklanacaktı. Teröristlerin bu bombayı, büyük şehirlerden birinde patlatmayı planladıkları söylenecekti. Sıkı yönetim ilan edilecek ve aygıt takılmış olan bütün insanlar toplanarak, toplama kamplarına götürüleceklerdi. Basın, Radyo ve TV devletleştirilecek ve kontrol edilecekti. Karşı çıkmaya teşebbüs eden herkes tutuklanacak veya öldürülecekti.
Enformasyonun yayılmasını önlemek veya geciktirmek amacıyla yürürlükte olan bir plan daha vardı: Plana göre MAJESTİK ON İKİ‘nin kullanılması, gerçeğe yaklaşabilen herhangi birini geciktirmek ve bilgiyi yaymasını geciktirmek amacına yönelikti. Hecelenmesi kolaydı ve MJ-12’ye çok benziyordu. Hafızayı yanıltmak ve var olmayan malzemeleri aramaktan ibaret sonuçsuz araştırmalara yol açmak amacıyla bu kelimeler seçilmişti.
Cooper’in insanın ağzını bir karış açık bırakacak bu açıklamaları okuduğunu belirttiği belgelerin kaynağı, gerçekte neler olup bittiğini anlamak amacıyla Deniz Kuvvetleri’nin MJ-12’ye karşı yürüttüğü bir karşı haberalma görevini üstlenmiş olan Deniz Haber alma Bürosu idi. Deniz Kuvvetleri, Cooper bu belgeleri okuduğu sıralarda bu işlere henüz karışmamış görünüyordu.
Cooper’in vicdanı rahattı; “Ben ve bu bilgiler hakkındaki kararı tarih verecek.” Diyor ve herkesi, UFO olayının ardında dönenleri açığa çıkartmaları için kendi oylarıyla seçip, kongreye yolladıkları üyeleri uyarmaya, onları bir şeyler yapmaya zorlamaya davet ediyordu.
Cooper’in anlattıkları, 1981 yılında UFO araştırma gruplarından birine gönderilen “Memorandum” adlı belgede yazılanları sanki daha da açıklar gibiydi. Bu belgede, bir görgü tanığının “Sadece Bilmesi Gerekenler İçin” gizlilik derecesindeki 13 No’lu Grudge Raporu ile ilgili olarak anlattıkları sıralanıyordu. Bu rapor basılmış ama dağıtılmamış ve daha sonra da ortadan kaldırılmıştı. 624 sayfadan oluşan rapor, daktilo edilmiş, ofset baskı yolu ile basılmış ve gri bir

kapakla tamamlanmıştı. 1942 yılından 1951’e kadar olan süre zarfındaki Birleşik Devletler Hükümeti Resmi UFO Prosedürlerini, sınıflamaları ve tüm “Çok Gizli” UFO Faaliyetlerini içermekteydi. Daha birçok bilgi arasında, şu sıralama da yer alıyordu (9):

1- (a) Önemli UFO Gözlemleri
(b) UFO inişleri
(c) UFO/Uzaylı Yakın Yakınlaşmaları, Kaçırmalar, Alıkoymalar
(d) Düşen UFO’lar ve Ele Geçirilen UFO’lar
(e) Yakın karşılaşmaların meydana geldiği hassas Askerî / Sınaî Bölgeler
(f) Demonte edilen UFO’lar Üstüne Teknik Detaylar
(g) UFO Fiziği – Egzotik, Nükleer, Silâh Donanımı
(1) Oval bir basketbol topu büyüklüğündeki temiz besleme reaktörü
(2) Ultrasonik, Işık, Huzme ve Işın Silâhları

2- Fotoğraf Bölümü – Parlak Kâğıda Basılı
(a) Hassas UFO’ların fotoğrafları
(b) Düşen UFO’ların renkli fotoğrafları
(1) Üç adet iyi durumda
(2) Bir adet demonte edilmiş
(c) Ölü dünya dışı varlıkların renkli fotoğrafları (Ortalama 1.50 m boyunda)
(d) Üç Canlı dünya dışı varlığın renkli fotoğrafları

3- İnsan ve İnsansı Dünya Dışı Varlıklar Bölümü
(a) İnsansı Türler
(b) İnsansı Otopsileri
(1) Yaşı belli eden bir şey yok.
(2) İnsanlara çok benzeyen, boyu birkaç santimle farklılık gösteren küçük türler
(3) Sıvı Klorofil Bazlı Beslenme
(4) Gıda ağız zarı yoluyla emiliyor ve artıklar deri yoluyla atılıyor.
(5) Sanskritçeyi andıran bir dil, matematiksel ibareler
(6) Canlı dünya dışı varlık sorulara sadece istediği zaman cevap vermiş. Cevaplamayı istemediği sorular karşısında sessiz kalmış.

Bu “memorandum”un yazarına daha sonra ulaşılabildi ve gerçek adının açıklanmaması şartı ile bu Grudge Raporu’nun eline nasıl geçtiğini anlattı. Onun öyküsü de Cooper’ınkinden pek farklı değildi. Görmüş olduğu rapor 1953’te yayınlanmış ve 1969’da güncelleştirilmişti. Kendisine “Toulinet” demeyi tercih eden bu kaynak, raporu 1977’de, İngiltere’de Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde bir Birleşik Devletler Ordusu haberalma analisti olarak görev yaptığı sırada okumuştu. (9)
23 Mayıs 1989’da Milton William Cooper, daha ayrıntılı bilgilerle bir kez daha Ufoloji ile ilgilenenleri heyecana sürükledi. Bu kez Cooper, MJ-12’nin kökeni, kimliği ve amacını, GİZLİ HÜKÜMET adı altında yayınladığı kitapçıkta teker teker ele alıyordu (11).
“II. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda, Birleşik Devletler hükümeti, geleceğini ve dolayısıyla insanlığın geleceğini tahminlerin ötesinde değiştirecek bir dizi olayla yüz yüze geldi. Şaşkın hâldeki Başkan Truman ve en üst düzeydeki askerî komutanları, tarihteki en yıpratıcı ve en maliyetli savaşı henüz kazanmış olmalarına karşın kendilerini tamamıyla kudretsiz bir hâlde buldular. Birleşik Devletler, tek başına her düşmanı ve hatta Dünyanın kendisini de yok edebilecek potansiyele sahip olan atom bombasını geliştiren, kullanan ve sahip olan tek ülke idi. O sıralarda Birleşik Devletler en iyi ekonomiye, en gelişmiş teknolojiye, en yüksek hayat standardına, en çok güce, en büyük ve en güçlü ordulara sahipti Tamamıyla anlaşılmaz bir kültüre sahip, böceğe benzeyen varlıkların kullandığı bir uzay aracının New Mexico çölüne düştüğünü keşfettiklerinde Birleşik Devletler hükümetinin kaymak tabakasının şaşkınlığını ve kaygısını, ancak hayal edebiliriz.

                                   -DÜNYA DIŞI VARLIKLARLA YAPILAN ANLAŞMA-

Cooper Raporuna Göre:

“Eisenhover, seçilmesinden bir hafta sonra, Nelson Rockefeller’ı Hükümet Organizasyonu Tavsiye Komitesine başkan atadı. Rockefeller, hükümetin yeniden örgütlenmesinden sorumluydu… 1953’te astronomlar uzayda büyük nesnelerin dünyaya doğru yaklaşmakta olduğunu keşfettiler. İlk önce bunların astreoid olduğu düşünüldü. Daha sonraki kanıtlar, bu nesnelerin sadece uzay gemileri olabileceğini ortaya çıkardı. Proje Sigma, dünya dışı varlıkların radyo iletişimine mani oldu. Nesneler dünyaya vardıklarında, ekvator etrafında çok yüksek bir yörüngeye yerleştiler. Birkaç tane kocaman gemi vardı ve gerçek niyetlerinin ne olduğu bilinmiyordu. Proje Sigma ve yeni bir proje olan PLATO, bilgisayar ikili sistem dilini kullanarak, bir başka gezegenden gelen dünya dışı varlıklarla yüz yüze görüşmeyle sonuçlanan bir iniş ayarlamayı başardılar. Proje Plato, uzaydan gelen bu yabancı ırkla diplomatik ilişkileri kurma ile görevlendirilmişti.” “Bu süre zarfında, insana benzeyen bir dünya dışı ırk da Birleşik Devletler hükümeti ile temasa geçmişti. Bu varlıklar da bizi, ekvator çevresinde yörüngeye giren dünya dışı varlıklara karşı uyarmaktaydılar ve ruhsal gelişmemizle ilgili olarak bize yardımcı olmayı önerdiler. Ancak ana şart olarak nükleer silâhlarımızı sökmemiz ve imha etmemiz gerekiyordu. O sıralarda sahip olduğumuz teknolojiyle başa çıkabilmek için ruhsal bakımdan kudretsiz olduğumuzu belirterek teknoloji alışverişini reddetmemizi önerdiler. Her türlü yeni teknolojiyi birbirimizi yok etmek için kullanacağımıza inanıyorlardı. Bu ırk, bizlerin kendi kendimizi imha etme yolunda olduğumuzu ve birbirimizi öldürmeyi, dünyayı kirletmeyi, dünyanın doğal kaynaklarına tecavüz etmeyi bırakıp uyum içinde yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini söylediler. Bu koşullara son derece kuşkuyla bakıldı, bilhassa nükleer silâhsızlanma ile ilgili olan koşula. Bu şartı yerine getirmenin, bizi bariz bir dünya dışı varlık tehdidi karşısında çaresiz bırakmak olduğuna inanılıyordu. Koşullar reddedildi.”
“Daha sonra, 1954 yılında, Dünya’nın çevresinde yörüngeye girmiş olan büyük burunlu griler ırkının üyeleri Holloman Hava Kuvvetleri Üssü’ne indiler. Temel bir anlaşmaya varıldı. Bu ırk kendilerinin köklerinin, Orion takımyıldızında bulunan kırmızı bir yıldız olan, bizim Betelgeuse dediğimiz yıldızdan kaynaklandığını belirttiler. Gezegenleri ölüyordu ve bilinmeyen bir gelecek zaman içinde, artık orada yaşayamayacak hâle geleceklerdi. Bu durum, Edwards Hava Kuvvetleri Üssü’ne ikinci bir inişe yol açtı. Bu tarihi olay önceden plânlanmıştı ve anlaşmanın detayları üzerinde anlaşmaya varılmıştı. Eisenhover’ın Palm Springs’de tatilde olma durumu ayarlandı. Belirlenen günde başkan üsten gizlice çıkarıldı ve basına, dişçisine gitmek zorunda olduğu anlatıldı. Başkan Eisenhover dünya dışı varlıklarla toplandı ve bir dünya dışı ulus ve Amerika Birleşik Devletleri arasında resmî bir anlaşma imzalandı. Daha sonra, dış uzaydan gelen ilk dünya dışı büyükelçimize sahip olduk. Adı ve unvanı “Kudretli Şahaneleri Krill” idi. American geleneğini oluşturan, kraliyet ünvanlarına karşı duyulan horgörme sebebiyle, Krill gizli gizli ‘Orijinal Rehine Krill’ diye adlandırılıyordu. Dünya dışı varlıkların bayrağının, ‘Üçlü Amblem’ olduğunu bilmelisiniz. Araçlarında ve üniformalarında bu amblem vardı. Her iki iniş ve toplantı filme alındı. Filmler bugün de mevcutlar.”

Bir süre önce, Kennedy süikastı ile ilgili bir TV haber programında, bir sahil güvenlik memurunun, iki mülkü ayıran sınırda elindeki para dolu çantayı, Kennedy’lerin bir hizmetlisine verilirken görüldüğü söylenmiştir. Bu, oğulları John F. Kennedy’nin kaybı için Kennedy ailesine yapılan bir ödeme olabilir miydi acaba? Ödemeler 1967 yılı boyunca devam etti ve sonra durdu. Aktarılan toplam miktar ve bu paranın nerede kullanıldığı da bilinmiyor.”

“Bu arada, Nelson Rockefeller görev değişikliği yapıyordu. Bu kez C. D. Jackson’un Psikolojik Strateji Özel Asistanlığı denilen görevini devralıyordu . Nelson’un atanmasıyla birlikte bu isim Soğuk Savaş Stratejisi Özel Asistanlığı hâline geldi. Bu pozisyon, daha sonraki yıllarda Henry Kissinger’ın Richard Nixon’ın emri altında sürdürdüğü göreve dönüştü. Resmî olarak ‘bütün insanlar arasında artan anlayışın ve işbirliği konularında tavsiye ve asistanlık’ yapacaktı. Görevin tarifi bir paravandı, Nelson Rockefeller istihbarat Topluluğu Başkanlık Koordinatörü idi. Yeni görevinde Rockefeller doğrudan ve sadece Başkan’a rapor veriyordu. Kabinenin, Dış Ekonomik Politika Konseyi’nin ve hükümet içindeki en yüksek karar alma organı olan Ulusal Güvenlik Konseyi’nin toplantılarına katılıyordu. Nelson Rockefeller’a, 1955 Mart ayında NSC 5412/1 no’Ju karar altında kurulan Plânlama Koordinasyon Grubu denilen gizli bir birimin başkanlığı olan ikinci, önemli bir görev daha verildi. Bu grup, gündemdeki konulara göre toplantıya katılan üyeleri değişen çeşitli kişilerden oluşuyordu…Gizli İcra Notu NSC 5410 ile Eisenhower, Majority Twelwe (MJ-12) olarak adlandırılan ve dünya dışı varlık sorunu ile ilgili tüm örtülü faaliyetleri yürütmek üzere sürekli bir komite kurmak için kullanılan NSC 5412/1’in öncülüğünü yapmıştı… Majority Tvvelve grubu; Nelson Rockefeller, CIA Başkanı We!sh Dulles, Devlet Bakam John Poster Dulles, Savunma Bakanı Charles E. Wilson, Birleşik Personel Şefleri Başkanı Amiral Arthur W. Radford, FBI Başkanı J. Edgar Hoover ve ‘Bilgeler’ diye bilinen ve Dış İlişkiler Konseyi icra komitesinden altı kişiden oluşuyordu. Bu adamların hepsi de; Harvard ve Yale okullarındaki ‘Kafatası ve Kemikler’ ve ‘Yazma ve Anahtar’ adlı gizli derneklerden seçilen üyelerden oluşan ve kendilerini ‘Jason Derneği’ veya ‘Jason Düşünürleri’ diye adlandıran gizli bir derneğin üyeleriydiler.”

CIA Başkanı Ailen Dulles’un önemli bir özelliği vardı: İkinci Dünya Savaşı’nm sonunda Müttefikler Nazi tümörünü Almanya’dan çıkarmışlardı ama Ailen Dulles, Stratejik Hizmetler Bürosunu Merkezî Haberalma Teşkilatı’na dönüştürmek, Birleşik Devletler haberalmasını “daha etkin” hâle getirmek için Reinhard Gehlen’i ortak olarak seçtiğinde, Almanya’dan çıkarılan tümör, Birleşik Devletler bünyesinde kök salmıştı: Neredeyse bütün Gestapo şebekesi Birleşik Devletler haberalması içinde erimiş ve yüksek rütbeli Nazi savaş suçlularından oluşan bir güruha Birleşik Devletler vatandaşlığı veya koruma sağlanmış oldu. Neredeyse tek başına Ailen Dulles, birkaç üst düzeyli Pentagon görevlisinin de yardımı ile, Müttefiklerin zaferini bir örtbas yenilgisine çevirmiş oldu. (9)

“Bilgeler, Dış İlişkiler Konseyi’nin kilit adamlarıydı. Bilgeler ve hükümette görevli “6 kişiyle birlikte Majority On İki böylece kurulmuş oluyordu. Bu grup, daha sonraki yıllarda Dış İlişkiler Konseyi’nin ve daha sonraları da Üç Yanlı Komisyonun üst düzey görevlilerinden ve yöneticilerinden oluşmaya başladı. Gordon Dean, George Bıısh ve Zbigniew Brzezinski de aralarındaydı. MJ-12’de görev yapan bilgelerden en önemli ve en etkili olanları John McCloy, Robert Lovett, Averell Harriman, Charles Bohlen, George Kennan ve Dean Acheson idi. Başkan Eisenhovver kadar hükümette görevli olan ilk altı MJ-12 üyesinin de Dış ilişkiler Konseyi’nin üyeleri olması dikkat çekicidir.”

“Öğrendiklerime göre üyeler, kolejde ve kolejde gösterdikleri başarılara bakılarak ve sadece Harvard ve Yale mezunlarıyla kısıtlanmaksızın, davet üzerinde seçilmekteler. Bu seçilen azınlık, daha sonra Jason Derneği’ne kabul edilmekteler. Hepsi de, o sıralarda ‘Doğu Kurumu olarak bilinen Dış İlişkiler Konseyi’nin üyeleridirler. Bu size, bu çoğu gizli kolej derneklerinin ciddî yapısı ve ne kadar geniş etkiye sahip oldukları konusunda bir fikir verebilir. Jason Derneği bugün de yaşamaktadır ama artık Üç Yanlı Komisyon üyelerini de içermektedir. Üç Yanlı Komisyon, 1973’ten birkaç sene önce de gizli biçimde mevcuttu. Üç Yanlı Komisyon adı, dünya dışı varlıkların Üçlü Amblem olarak bilinen bayraklarından alınmıştır.” “Majority On İki grubu, şu anda da görev yapmaktadır. Eisenhovver ve Kennedy yönetiminde ‘5412 Komitesi’ veya daha doğrusu ‘Özel Grup’ olarak biliniyordu. Johnson yönetiminde ‘303 Komitesi’ adını aldı çünki 5412 adı Gizli Hükümet adlı kitapta ifşa edilmişti. Aslında NSC 5410’un mevcudiyetini saklamak için yazara NSC 5412/1 sızdırılmıştı. Nixon, Ford ve Carter yönetimlerinde ’40 Komitesi’ ve Reagan yönetiminde ise ‘PI-40 Komitesi’ adıyla bilindi. Bütün bu yıllar süresinde değişen tek şey grubun adıydı.”

                                                     – ALTERNATİF 1 – 2 – 3 PROJESİ –

Cooper Raporuna Göre:

“Başkan Eisenhower’ın icra Emri ile Jason Düşünürleri bu senaryoyu incelemek ve ‘Alternatif 1, 2 ve 3’ denilen tavsiyelerde bulunmak üzere görevlendirildiler. ‘Alternatif 1’; nükleer aygıtlar kullanarak stratosferde delikler açmak, ısı ve hava kirliliğinin uzaya çıkmasını sağlamaktı… Üç alternatif içinde, insanoğlunun mizacı ve nükleer patlamaların kendi etkileri hesaba katıldığında, en başarısız olacak olanı bu ilk seçenekti. ‘Alternatif 2’; yeraltı şehirleri ve tünellerden oluşan geniş bir şebeke kurarak, her kültür ve meslekten seçilen kişilerin hayatta kalmalarını ve insan ırkını sürdürmeleriydi. İnsanlığın geri kalanı, gezegen yüzeyinde kendi başlarının çaresine bakacaklardı. ‘Alternatif 3’; seçilmiş bir azınlığın dünyayı terk ederek dış uzayda koloniler kurabilmesi amacıyla geleneksel ve dünya dışı varlıkların teknolojisini sonuna kadar kullanmaktı. Bu plânın bir parçası olarak çalışmalar için bedensel işgücü sağlamak için kullanılacak insan kölelerden oluşan ‘Paket Anlaşmalar’ın mevcudiyetini ne teyit ne de inkâr edebiliyorum. Kod adı ‘Âdem’ olan Ay, asli ilgi nesnesiydi; kod adı ‘Havva’ olan Mars bu sıralamada ikinciydi. Bir geciktirme faaliyeti olarak HER ÜÇ ALTERNATİF de doğum kontrolünü, kısırlaştırmayı, Dünya nüfusunun büyümesini kontrol etmek ve yavaşlatmak üzere öldürücü mikropların salınmasını içeriyordu. AİDS, bu plânların sonuçlarından sadece birisidir. Başkaları da var. Nüfusun azaltılması ve kontrol edilmesine karar verildiğinden, toplumumuz içindeki istenmeyen unsurlardan kendimizi kurtarmanın insan ırkı için en büyük yarar olacağı açıktı. Birleşik ABD ve Sovyetler Birliği liderliği ‘Alternatif 1’i reddettiler ama ‘Alternatif 2 ve 3’ üzerinde tam olarak aynı zamanda çalışılması emrini verdiler. 1959’da Ran Şirketi, bir Derin Yeraltı İnşa Sempozyumuna ev sahipliği yaptı. Sempozyum raporunda, saatte 5 mil hızla 15-16 metre çapında bir tünel açabilen makinelerin resimlen ve tarifleri vardı. Ayrıca, kompleks tesisler, hatta muhtemelen şehirler içeren yeraltı mahzenleri ve devasa tünelleri de tarif edilmekteydi. Önceki beş yıl içinde, yeraltı inşaat sektörünün o zamana dek önemli bir gelişme sağladığı görülmekteydi.” “Yönetici güçler, dünya dışı varlıklarla ve diğer karaborsa faaliyetleri ile ilgili projelen finanse etmenin bir yolunun da yasadışı uyuşturucu pazarını köşeye kıstırmak olacağına karar verdiler. Dış ilişkiler Konseyi’nin genç, hırslı üyelerinden biri de o sıralarda Texas’ta kurulmuş olan Zapata Petrol Şirketinin başkanı olan George Bush idi. Zapata Petrol, denizde inşa edilen plâtformlarla kuyu açma ile ilgili yeni teknolojileri test ediyordu. Balıkçı motorlarıyla Güney Amerika’dan kıyıdaki petrol plâtformlarına getirilen uyuşturucuların, daha sonra malzeme ve personel için kullanılan normal taşıma yoluyla kıyıya getirilebileceği düşünüldü. Bu yöntem sayesinde hiçbir gümrük veya kanun organı kargoyu aramaya tâbi tutamayacaktı. George Bush yardım etmeye karar verdi ve operasyonu, CIA ile birlikte plânladı. Plân, herkesin tahmin ettiğinden çok daha iyi işledi ve o zamandan başlayarak dünya çapına yayıldı ve artık, ülkeye yasadışı maddeleri getirmenin birçok başka yolu da var. Çocuklarımıza uyuşturucu satmaya başlayan kişinin George Bush olduğu, her zaman hatırlanmalıdır. Artık CIA, dünya yasadışı uyuşturucu pazarlarının hepsini kontrol etmektedir.” “Göreve başlarken yaptığı konuşmada Birleşik Devletler’in on yıl içinde Ay’a insan yollayacağını söyleyen Başkan Kennedy, ‘resmî’ Uzay Programı’nı açıyordu. Düşünüş olarak masumane olmasına karşın, bu sözler, yönetimde olanların kara projelere muazzam miktarlarda para akıtmalarına ve gerçek uzay programını Amerikan halkından gizlemelerine olanak sağladı. Sovyetler Birliği’nde de benzer bir program, aynı amaca hizmet ediyordu. 22 Mayıs 1962’de bir uzay araştırma aracı Mars’a indi ve hayatı destekleyebilecek bir ortamın mevcut olduğunu doğruladı. Kısa bir süre sonra Mars gezegeni üstünde bir koloni inşaatına büyük bir hevesle girişilmişti bile. Bugün, Mars üzerinde Dünya’nın her yanından, farklı kültür ve mesleklerden özellikle seçilmiş insanların yaşadığı şehirler mevcuttur.” “Başkan Kennedy, bir noktada, uyuşturucular ve dünya dışı varlıklar hakkındaki gerçeğin parçalarını keşfetti. 1963’te MJ-12’ye bir ültimatom vererek, bu uyuşturucu sorununu temizlemedikleri takdirde kendisinin bunu yapacağını söyledi. MJ-12’ye dünya dışı varlıkların mevcudiyetini bir sonraki yıl Amerikan halkına açıklayacağını belirterek, kararını yürütmek üzere bir plân geliştirme emrini verdi. Başkan Kennedy Dış ilişkiler Konseyi’nin bir üyesi değildi ve ‘Alternatif 2’ veya ‘Alternatif 3’ hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Operasyonlar MJ-12 ve Sovyetler Birliği’ndeki kardeş örgütü tarafından uluslararası çapta sürdürülmek Başkan Kennedy’nin kararı, yöneticileri telâşlandırdı.. Politika Komitesi suikast emrini verdi ve emir, Dallas’ta MJ-12 ajanları tarafından yerine getirildi. Başkan Kennedy konvoyda, arabasını süren Gizli Servis ajanı tarafından öldürüldü ve bu, dosyada açık bir şekilde görülüyordu, FİLMİ SEYRETTİĞİNİZDE SÜRÜCÜYE BAKIN, KENNEDY’YE DEĞİL. Görecek kadar arabaya yakın olan görgü tanıklarının hepsi de William Greer’in Kennedy’yi vurduğunu gördüler ve kendileri de olaydan sonraki iki yıl içinde öldürüldüler… Dünya dışı varlıklarla ilgili gizi açıklamaya teşebbüs eden diğer birçok vatansever de, izleyen yıllar içinde öldürüldüler.”

                                                 – AY’DAKİ VE MARS’TAKİ ÜSLER –

Cooper Raporuna Göre:

“Birleşik Devletler’in uzay araştırmalarının başlangıcında ve her Ay’a inişte, her fırlatmaya dünya dışı varlıklara ait bir araç da eşlik ediyordu. Luna adı verilen bir Ay üssü, Apollo astronotları tarafından görüldü ve filme alındı. Kubbeler, dikitler, silolara benzeyen yüksek yuvarlak yapılar, büyük T biçimli, ay yüzeyinde teyel dikişine benzer izler bırakan maden çıkarma makineleri, küçük ve son derece büyük uzay araçları fotoğraflarda görülmekteydi. Bu bir ortak Birleşik Devletler, Rus ve Dünya dışı varlıklar üssüydü. Uzay Programı bir aldatmaca ve inanılmaz bir para sarfiyatıydı. Alternatif 3 bir gerçekti, hiç de bilim kurgu değildi. Apollo astronotlarının çoğu bu tecrübe yüzünden sarsıldılar ve hayatları, daha sonra söyledikleri hep bu ifşaatların derinliğini ve ağızlarını kapalı tutma emrinin etkilerini taşımaktadır. Sessiz kalmaları emredildi yoksa, ‘tedbir’ olarak nitelendirilen cezaya, ölüm cezasına çarptırılacaklardı.”

“Bir astronot, İngiliz TV yapımcılarına, ‘Alternatif 3’ü açıklayarak, iddia edilenlerin çoğunu doğrulayan bir demeç verdi. ‘Alternatif 003’ adlı kitapta ise astronotun kimliği yerine ‘Bob Grodin’ takma adı kullanıldı… Kitaptaki sözde ciddî gerçeklerin aslında dezenformasyon olduğuna inanıyorum. Sanırım bu dezenformasyonun sebebi, yazarların üstünde oluşturulan baskıydı ve amacı da İngiliz TV’sinin ‘Alternatif 3’ ile ilgili açıklamalarının halk üzerindeki etkisini azaltmaktı. Uluslararası komplonun karargâhı, Cenevre/İsviçre idi. Karar verme organı; işe dahil olan hükümet temsilcilerinden ve “Bildeburger”ler denilen gruptan oluşmaktaydı. Toplantılar, Politika Komitesi tarafından, gerektiğinde Kutup Buzul örtüsü altında, bir nükleer denizaltının içinde yapılmaktaydı. Gizlilik öylesine önemliydi ki toplantıların dinlenmesini önlemenin tek yolu buydu. Kendi bildiklerim ve kaynaklarımın bildikleri açısından, kitabın en az yüzde yetmişinin doğru olduğunu söyleyebilirim.”

“Dünya dışı varlıklarla etkileşime geçtiğimizden beri, en çılgın rüyalarımızın bile üstünde bir teknolojiye sahip olmuştuk. Bölge 51 ‘de ‘Aurora’ adı verilen bir araç mevcuttur ve uzaya düzenli yolculuklar yapmaktadır. TAV (transatmosferik araç) denilen tek safhalı bir gemidir ve yedi millik bir kalkış pisti kullanarak havalanmakta, yüksek bir yörüngeye çıkmakta ve kendi gücüyle aynı piste dönüp, inebilmektedir. Son zamanlarda Nevada’daki S-4 sahasında nükleer güçle çalışan dünya dışı varlıkların kullandığı tipten araçlara sahibiz ve bunları da uçurmaktayız. Pilotlarımız bu araçla gezegenler arası yolculuklar yapmaktadır; Ay’a, Mars’a ve diğer gezegenlere bu araçla gitmektedirler. Ay’ın, Mars ve Venüs’ün gerçek yapısı ve şu anda elimizde var olan teknolojinin gerçek durumu hakkında bizlere yalan söyleniyor.”

“Ay’da, bitkilerin yetiştiği ve mevsimlerle renk değiştirdiği bölgeler vardır. Bu mevsimsel etki mevcuttur çünkü iddia edildiğinin aksine, Ay her zaman Dünya ve Güneş’e aynı yüzünü göstermez. Mevsimsel bazda karanlıktan çıkan bir bölge vardır ve bu bölgenin yakınlarında bitkiler yetişmektedir. Ay’ın yüzeyinde insan yapımı birkaç göl ve gölet vardır ve atmosferinde bulutlar gözlenmiş ve fotografı çekilmiştir. Ay, bir kütle çekim alanına sahiptir ve insan, herhangi bir derin deniz dalgıcı gibi basınç değişikliğinden geçtikten sonra, bir oksijen tüpünden yararlanarak, uzay giysileri olmaksızın yüzeyinde yürüyebilir.”

Marsa ilk kez 22 Mayıs 1962’de inildi, daha doğrusu hidrozin itici kullanan kanatlı bir araç indirildi; bu araç yaklaşık üç yörünge dolandı ve 22 mayıs 1962’de indi, Birleşik Devletler / Rusya ortak girişimiydi. Ay’a ilk kez inişimiz ise, 1950’lerin ortalarıydı çünkü Başkan Kennedy bir insanın Ay’a ayak basmasını istediğini söylediği sırada bizim orada çoktan bir üssümüz vardı. Mars’ta da bir üssümüz var. Tam tarihini bilmiyorum ama projenin adını biliyorum: “Adem ve Havva”. Ben bunu halka ilk kez 2 Temmuz 1989’da açıkladım ve hükümet Amerikan halkının beni dinlememesi için ortaya çıkıp, Ay’da ve Mars’ta birer üs kurmayı planladıklarını açıklamışlardı. Şimdi bakın, konuşmamdan tam üç gün önce NASA temsilcileri “Marsta asla bir koloni kuramayız. Marsta bir koloni olması imkansızdır çünkü Mars ölü bir gezegendir.” diyorlardı. Mars ölü değildir, size Mars hakkında yalan söylüyorlar.”

Anket

UFO Gördünüz mü?

roswell_deklarasyonu